İnsan Kaynakları ve Nüfus Memurluğu

 



İnsan Kaynakları ve Nüfus Memurluğu

 

Merhaba,

 

 

Son 1 haftada kar topu gibi başlayıp ardından çığ gibi büyüyen tıpkı bir fenomen ve trend gibi bir mülakat sorusu tartışması yapılıyor.


İK, mülakatta bana annen-baban ne iş yapıyor, kardeşlerin evli mi evliyse ne iş yapıyor, kayınçon kira da mı oturuyor kendi evi mi? Görümcen ve eltilerinle aran nasıl? Enişten mangala götürdüğü Doblo’yu sattı mı satmadıysa kaça satar? Gibi nüfus memurları sorularının sorulmasını sorguluyorlar.


İddia ediyorum; CV'ye bırak fotoğraf koymayı, artık he/she bile yazılamayan ABD'de bizdeki gibi masanın işe alım tarafında oturan her Türk şu mülakatları orada yapsaydı ve bu soruları orada sorsaydı mülakat bitmeden hakkında 50 tane ırkçılıktan kamu davası açılır, görüşme bitmeden ABD polisleri tarafından ters kelepçeyle alınırdı. Bırak mülakatta anan nereli baban ne iş yapıyor sorularını sormayı :)


Yorumuma gelince de masanın iş arayan tarafında oturduğum her mülakatta istisnasız bu sorular bana da soruluyor. Ha bunda bence art niyet yok. Türklerin Akdenizlilikten gelen genelde sıcakkanlı olmasının getirdiği bir kültür etkisi.


Yoksa maksimum 45 dakikalık mülakatta adayın yetenek ve yetkinliklerini ölçecek sorular sormak yerine nüfus memuru gibi bunları sormak zaman kaybı olsa gerek. Ama genelde bu tür soruları soran karşı taraf bu işin uzmanı değildir, uzman İK, işe alımcı veya İK Müdürü soruyorsa eğer adayı rahatlatmak için veya yukarıda belirttiğim Akdenizlilikten gelen samimiyet unsuru olarak soruyordur.


Ha bana kalsa gerek var mıdır? Yoktur. Onun yerine direk S.T.A.R teknikli yetkinlik bazlı mülakat sorularını sormak daha kabul edilebilir.

 

 

Saygılarımla,
iKMania


0 comments:

Talent Acquisition Specialist ne iş yapar?



Talent Acquisition Specialist ne iş yapar?

 

Türkçe olarak Yetenek Kazanım Uzmanı ne iş yapar?


Özet geçeyim, ben adamı gözünden tanırım diyen Masterpiece uzmanlarımızdır.


İnsan kaynaklarında küresel çapı geçtim Türkiye’de bile alt kırılımlara ayrıldığı aşikar. Daha öncesinde bu blog da belirttiğim gibi sadece bundan 10 sene önce ik denirken mülakata girip maaş hesaplayan akla geliyorken günümüzde sırf eleman bulanı ayrı işe alım için mülakata gireni ayrı yemek servis ayarlayanına ayrı bordro yapabilenine ayrı bordro yapmayanına ayrı ayrı kavramlar deniliyor artık.


Mesela günümüzde her İK bordro yapmasını bilmeyebilir. Keza küçük kobi ve aile işletmelerinde İK demek hem maaş yapan hem oryantasyon ayarlayan hem SGK yapan hem eğitim veren hem de mülakata giren olarak bakılırken büyük, kurumsal ve çok uluslu firmalarda bunların hepsini ayrı ayrı İK’lar yapar.

Peki söylemesi bence HR Business Partner’dan sonra en havalı 2. Unvan olan Talent Acquisition Specialist ne iş yapar?


Şimdi tabi ki Recruitment vs. Talent Acquisition kapıştırması yapmayacağım. Bu unvan headhunter ve işe alım uzmanlarından biraz daha farklıdır. Birbirine benzer paralel ilerler ama biraz farklıdır.


Mesela işe alım uzmanları daha çok hızlı aksiyon alma ve acil pozisyon kapatma refleksine sahiptirler ama yetenek yönetimi uzmanları daha uzun planlı geleceğe odaklanır.


Mesela işe alım uzmanları linkedin’i daha aktif kullanırken yetenek yönetimi uzmanları sahaya inip üniversitelerde kariyer günleri veya rakip firmalardan adam çekme gibi aksiyonlara girebilirler
J


Saygılarımla,
iKMania



0 comments:

İnsan Kaynakları ve Maraton



İnsan Kaynakları ve Maraton

 

Merhaba,


 

En son İstanbul maratonuna katılınca bu konu tekrardan aklıma geldi. Katıldığım 4. Maratonumda kendi kişisel rekorumu kırdım ve 2 saat 30 dakikada maraton bitiresiye kadar çalışmaya devam ediyorum.


Maratona hazırlanmak zor ve disiplin gerektiren bir süreçtir. Haftanın 6 günü 1 gün full dinlenme olmak şekilde 20 hafta yani 5 ay boyunca çalışmak gerekiyor. Yani iş yaşamındaki disiplinden fazlası gerekiyor.

 

Özellikle genel spor çatısı altında Running kültüründe bu sporu yapanların %95’i hobi amaçlı yapmakta ve koşudan maddi bir beklenti en azından geçimini sağlayacak düzenli gelirli bir iş olarak yapmamaktadır.


Fatih Topçu gibi AslaDurma mahlasiyla sponsor geliri veya Türk elit atlet statüsüne çıkıp Running Coach’luk yaparak geçimini sağlayan kişiler zaten bir elin 5 parmağını geçmez.

 

Bir noktada akşam 18:00’dan sonra piste vardığınızda kurumsal takım elbiseyi çıkarıp spor ayakkabınızı giymenin ekstra terapi niteliği olmaktadır.

 

Mesela ben yazları her gün 5:30’da kalkıp mesai öncesi antrenman ve kışları da 18:00’dan sonra antrenmana gidiyorum.

 

Peki bu zor olmuyor mu?

 

Herhangi bir başka işte çalışmayıp 24 saatini koşmaya ayırabilsen daha rahat olmaz mı?

 

Bütün gününü spora ayırabilecek birisiyle kısıtlı zamanda antrenman yapan birisinin avantaj/dezavantajı olmuyor mu?

 

Benim görüşüme göre mesaili ve part time’li bu şekilde sporcu olmak daha avantajlı. En büyük artısı disiplin. Her gün kalktığın saat, ise gittiğin saat, işten çıktığın saat ve antrenmanlara ayırabileceğin saat belli.

 

Elbet bütün gününü spora ayırabilecek birisinin en büyük artısı spor saati. Özellikle kışın istediği saatte antrenmana gidebilmekte. Bana göre de en büyük eksisi de gene bu spor saatinin bolluğu. Özellikle yazın çalışsanız da çalışmasanız da 40 derece sıcakta mecburen sabahın köründe antrenman yapıyorsunuz. Ve kışında bütün gün sizin olduğu için ha şimdi ha 10 dk sonra ha 1 saate antrenmana gidiyorum deyip disiplinsizlikte yapabilmekte.

 

Son olarak kapatmadan önce, şahsen hem beyaz yaka hem de vardiyalı mavi yaka işte çalışıp 2 saat 50 dakikanın altında maraton koşan meslekli maratoncular tanıyorum.

 

Mesela LinkedIn’de olup özellikle beyaz yakalı arkadaşların kaçı aktif yarışlaara katılıyor ve kaçı maraton bitiriyor merak ettim.

 

Sizce çalışmayan birisi 8-6’li çalışana göre antrenman bakımından daha şanslı mıdır?


Sizin bu konuda görüşünüz nedir?


Saygılarımla,
iKMania


0 comments:

Soft İK Ne Demektir


 

Soft IK Ne Demektir

 

Soft ik - Hard ik - Hardcore ik.

 

Nasıl ki her sakallı dede değilken her Ik'da sadece Ik değildir.

 

Ik'nin son yıllarda yadsınamaz bir şekilde alt kirilimlara ayrıldığı aşikar.

 

Genel olarak bordro ve personel özlük uzmanı ayrı bir kavram, headhunter ayrı bir kavram, hrbp ayrı bir kavram, talent acquisition ayrı bir kavramdır.

 

Gelelim soft Ik kavramına. Nedir bu son yıllarda çıkan soft ik kavramı?

 

+ Ik'nin bordro yapmayanina ve e-bildirge de sgk ödemeyenine soft,

 

+ Brütten nete hesap makinesiyle maaş hesaplayanindan teşvik kovalayanina hard,

 

+ Sadece işe alım ve oryantasyon yapanina soft,

 

+ Işkur işgücü çizelgesi girene ve arşivdeki 1 günlük raporu bile onaylayanina hard.

 

+ Her ay elinde bordro imzalasin diye işçi peşinde koşanına hard,

 

+ Elinde kahveyle happy hours set edenine soft Ik deniliyor sanırım.

 

Örnekleri sabaha kadar çoğaltirim.

 

Hangisi iyidir hangisi elzemdir özellikle bu mesleği yapmak isteyen gençlere hangisini öneririm muhabbetine girmeyeceğim.

 

Sadece bundan 10 sene önce ik denirken mülakata girip maaş hesaplayan akla geliyorken günümüzde sırf eleman bulani ayrı işe alım için mülakata gireni ayrı yemek servis ayarlayanina ayrı bordro yapabilenine ayrı bordro yapamayanina ayrı ayrı kavramlar deniliyor artık.

 

Saygılarımla, 
iKMania 



0 comments: