1 Defa Gelinen Hayatta Sabah 8 Akşam 5 Çalışmak



Merhaba,

İş hayatına yeni atılan 20'li yaşlarda heyecanlı ergen arkadaşlardan sıklıkla duyduğum bir söz. Bizde bundan 10 sene önce aynı yollardan geçtik. 

Öncelikle 5’te çıkabildiğin bir iş bulduysan öp başına koy. Millet 18:00’da işten çıkıp 20:00’da anca evinde olabiliyor. 2 saatte Türkiye'den Almanya’ya uçakla gidiyorsun. Ayrıca heyecanlı kardeşler için şöyle söyleyelim. Tabi ki de çalışmamak ve bu düzene karşı çıkmak doğal hakkınız. Yani Mandıra Filozofu olabilirsiniz ama karnınızı doyurmak için geyik veya tavşan avlamayı öğrenmeniz ve kalacak yer içinde ormanda ev yapmayı bilmeniz lazım.

Gerçek hayat öyle değil. Bütün gün evde durunca sıkılıyorsunuz. Bütün gün Playstation oynamak veya instagramdan çıkmamak da sıkar. Youtube’da veya Netflix’de bir yere kadar yetiyor. Okunacak kitaplar, izlenecek diziler ve filmlerde sonuçta stok çabuk tükeniyor.

Ha ben bütün gün dışarlarda gezeceğim çimlerde yayılacağım, gezip tozup dolaşacağım veya turist gibi şehir şehir gezeceğim derseniz. Öncelikle her gün turist gibi gezecek parayı veya çimlerde bira içecek parayı nasıl bulacaksınız? Hadi dededen zenginsiniz diyelim her gün gezecek arkadaşları nereden bulacaksınız. Çünkü mesai saatleri içerisinde normal insanların ve tabi arkadaşlarınızın %90’ı bir işte çalışıyor oldukları için gelemeyecekler. Ha benim kız arkadaşım var derseniz de 1 günde 24 saat, 1 haftada 168 saatte Leyla ile Mecnun olsanız aşkı 6 ayda tüketirsiniz.

Eğer bu cümlede bahsedilen çalışayım ama 8-5 değil de freelance çalışayım. O zaman işin rengi başka. Ama şöyle örnek vereyim. Mesela ben yarı amatör lisanslı koşucuyum. Bende şuan 9-6 mesaili işte çalışmayayım da geçimimi milli atletler gibi bu spordan kazanayım isterim ama emin olun hobi bile işe dönüştüğünde işkenceye başlar. Sen günde 7-8 saat sanki mesai yapıyormuş gibi antrenman yapmalısın ki başarı gelsin, başarı gelsin ki para kazanabilesin.

Sözün özü çalışmak kötü bir şey değildir. Dünyanın hiçbir yerinde Amazondaki kabileden tut, Avustralya’da ki Aborjin, Antarktika’da ki Eskimo'ya kadar çalışmayayım bütün gün yatayım durumu olmuyor.

Saygılarımla
IkMania

 


0 comments:

Home Office mi Office mi?


Merhaba,


‘’-Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.’’


Bir virüs geldi ve mevcut dünyada düzen yeniden değişti ve taşların yerinden oynaması domino etkisi yarattı. Malum corona yüzünden dünyada çalışma sistemi revizeye uğradı ve hatta globalde Microsoft, Google gibi şirketler yanında Türkiye’de Koç Holding ve çoğu banka kalıcı olarak home Office düzenine geçti. 


Çalışma düzeninde bundan önceki en büyük değişim 1817 yılında Henry Ford’un 16-18 saat olan mesai saatlerini 8 saat uyku, 8 saat mesai, 8 saat dinlenme olarak değiştirmesiydi ve şimdi 2021 yılında tekrar çalışma düzeni değişiyor. Yani her 100-200 yılda bir iş dünyasında kartlar yeniden dağıtılabiliyor.


Değişime adapte olmak zordur ve yıllardan beri gelen alışkanlıkları kalıcı olarak değiştirmek bazen tökezlemelere neden olabilir ama unutulmamalıdır ki değişmeyen tek şey de değişimin kendisidir. Şimdilik büyük şirketlerde başlayan home Office sürecinin uzun vadede tüm şirketlere yansıyan yeni sistem olacağını bilmek için geleceği okumaya gerek yoktur.

Peki Home Office’ın yararları ve zararları nelerdir? 


Çalışan için en büyük artısı özellikle İstanbul gibi metropollerde sabah 2 saat akşam 2 saat toplam 4 saat trafikte kaybedilen zamanın kendisine kalması gelmektedir. Ayrıca yolda geçen sürenin kendisine kalmasının yanı sıra serbest zamanla ev kıyafetinde ve ev ortamında çalışmanın konfor rahatlığı, kadınlar ve erkekler için iş kıyafetleri için alınan takım elbise gibi giderlerin sıfırlanması en büyük artılardandır.


Madalyonun diğer yüzünde ise halihazırda ne de olsa 7/24 evde olunduğu için mesai kavramının kalkması, normalde 18.00’de biten mesainin ev ortamında geç saatlere sarkması, evde olunan zaman için mutfak masrafının artması, elektrik, su, telefon, kırtasiye masraflarının artması gözüküyor. Maddiyatla ilgili kavramlar dışında da en büyük eksisi ‘‘motivasyon’’ etkisinin çok çabuk kaybolması ve işyerinde sosyalleşme ihtiyacının sıfırlanmasıdır. 


İşyerleri açısından da en büyük artısı ofis kira gideri, elektrik, su, yemekhane, servis, internet, telefon giderlerinin, Kırtasiye masrafının azalması ve hali hazırda fabrika/üretim işletmeleri haricinde ki işyerlerinde artık fiziksel ofis olmadığı için özel güvenlik gibi giderlerin sıfırlanmasıdır.


Sonuç olarak hem çalışan hem işyeri açısından karşılıklı win-win durumunu ortaya çıkaran home Office kavramı corona sonrası çok yakın gelecekte kalıcı düzen olacak gibi. Sizde yorumlarda home Office mi yoksa Office ortamında mı çalışmak istediğinizi belirtebilirsiniz.


Saygılarımla,

iKMania


1 comments: